Anadolu… Binlerce yılın sırrını taşıyan topraklar. Yüzyıllar boyunca medeniyetlerin izleriyle şekillenmiş, her köşesinde geçmişin ve geleceğin dans ettiği bir yer. Eğer eski zamanlardan, köylerin kuytularına saklanmış o büyük hikayelerden ilham almayı seviyorsanız, Anadolu’nun tarihi köylerinde gezinmek, bir zaman yolculuğuna çıkmak gibidir. Hayal edin… Tarihin ağır yükünü taşıyan taşlardan, zamanın gidişini hissedebileceğiniz köylerden geçiyorsunuz. Şimdi, gelin bu büyülü yolculuğa birlikte çıkalım.
Burdur’un dağlarına yaslanmış Sagalassos, geçmişin ve doğanın derin bir bağ kurduğu yerdir. İnsanın tarihin kollarına teslim olduğu bir köy… Antik Roma döneminin taşlarına dokunabilir, o taşların her birinin birer hikaye anlattığını hissedebilirsiniz. Yüksek dağlardan süzülen rüzgar, Roma tiyatrolarının kalıntılarına fısıldar, su yolları ise geçmişin nehirlerini hatırlatır. Dağların kucakladığı bu köy, adeta zamanın durduğu bir nokta gibi. Tüm yolculuklar, geçmişle buluşma anına çıkar.
Nevşehir’in kapalı vadilerinde, peri bacalarının arasında kaybolmuş köyler var. Bu köyler, tarih kokan kayaların içinde uyur. Göreme, Çavuşin, Avanos… Her biri, kayadan oyma evlerinde geçmişi yaşar. Burada, taşlar sadece taş değil; insanın doğa ile barış içinde yaşama arzusunun, zamanla şekil bulmuş hali. Peri Bacaları’na bakarken, kayaların içinde şekillenen eski kiliseler size gökyüzüne açılan bir kapı gibi gelir. Her köyde bir zaman yolcusu gibisiniz… Hem eski hem yeni, hem toprakla hem gökle bir bağ kuruyorsunuz.
Şirince... İzmir’in sırtına yaslanmış bu köy, sanki bir masaldan çıkıp gelmiş. Efsaneler burada, taş duvarlardan, dar sokaklardan akıp geçiyor. Eski Rum evlerinin içinde, zamanın izleri belli belirsiz saklanmış. Yıl 1923’tür belki de, ya da belki de bir başka zaman... Ama burada her şey yerli yerinde; gelenekler, şaraplar, zeytinyağları… Her birinin tadı, geçmişin izlerini taşıyor. Şirince’nin nar çiçeği kokusu, adeta yılların toprakla yoğurduğu bir hatıra gibi. Burada kaybolmak, zamana meydan okumak gibidir.
Çanakkale’nin eteklerinde, bir köy var: Adatepe. Zeytin ağaçları öylesine kadim ki, onlar burada sadece bir meyve değil, zamanın ve toprağın şahitleri. Taş evler arasında dolaşırken, her adımda zeytinyağının kokusunu içinize çekiyorsunuz. Tarih, her yapının içinde birikmiş, her köşe bir anı fısıldıyor. Assos’a yakın bu köy, antik zamanların kokusunu taşıyor. Zeytinyağına bir öykü, taş evlere bir melodi katıyor. Burada her şey, gelenekle geleceğin birleştiği bir noktada duruyor.