Kapadokya’nın kalbinde, adeta bir sanat galerisinin doğayla iç içe geçtiği bir kasaba düşünün: İşte Avanos tam da böyle bir yer. Burası, Kızılırmak’ın kıyısında tarihi dokusunu koruyan, el sanatlarıyla nam salmış ve misafirlerine keşfetmekten asla yorulmayacakları bir deneyim sunan bir bölge. Hem tarih hem doğa severler için tam bir cennet! İşte Avanos’ta görmeden dönmemeniz gereken yerler.
Avanos’un ruhunu hissetmek istiyorsanız, işe Kızılırmak Nehri ile başlayın. Türkiye’nin en uzun nehri kasabanın tam ortasından usulca akıyor. Nehir üzerinde yer alan tarihi asma köprü ise turistlerin en çok fotoğrafladığı noktalardan biri. Bu köprüden yürüyerek geçmek, Avanos’un serin sularının üzerinde süzülmek gibi hissettiriyor. Bir yanda tarihi dokular, bir yanda doğanın sesi. Yürüyüşe çıkın, köprüde hafif bir esintinin keyfini çıkarın ve manzarayı içinize çekin.
Avanos’un asıl büyüsü, yüzyıllardır süregelen çömlekçilik sanatında saklı. Çömlek atölyelerinde ustaların ellerinde şekillenen o toprak parçaları adeta hayat buluyor. Merak ediyorsanız, kendi çömleğinizi yapmayı da deneyebilirsiniz. “Benim sanatla işim olmaz” demeyin, çünkü burada ellerinizle toprağa dokunmak bile başlı başına bir deneyim. Ayrıca, oradan alınan el yapımı bir çömlek, her baktığınızda size Avanos’un sıcak atmosferini hatırlatacak.
Peri bacalarının arasında kaybolmak ister misiniz? O zaman Zelve Açık Hava Müzesi tam size göre! Hem doğanın hem de tarihin harmanlandığı bu büyüleyici vadide, kaya kiliseleri ve binlerce yıllık izlerle dolu bir yolculuğa çıkacaksınız. Zelve, sadece tarihi değil, doğanın yonttuğu bir sanat eseri gibi.
Dünyada eşi benzeri olmayan bir seramik müzesine hoş geldiniz! Güray Müze, Avanos’un yeraltında saklı sanatsal hazinelerinden biri. Anadolu’nun farklı köşelerinden toplanan antik seramiklerle dolu bu müzede, geçmişle bugünü bir arada görebilirsiniz. Modern sergiler de cabası! Sanat severler için kaçırılmayacak bir durak.