Avrupa yakasında, Haliç kıyılarında asırlardır yaşayan bir masal Balat. Geçmişin soluk izleriyle dolu, renklerin ve tarihin nefes aldığı daracık sokaklar, insanı bir film karesine çeker gibi. Rengarenk evler, üst üste konmuş gibi dizilen basamaklar, göğe yükselen eski binalar... Balat’ta her şey, bir açık hava müzesi.
Fener Rum Patrikhanesi, Ortodoks dünyasının kalbinin attığı yer. 1602'den beri burada, yalnızca bir ibadet yeri değil, İstanbul'un Rum Ortodoks topluluğunun ortak belleği. İçindeki Aya Yorgi Kilisesi mi? Tarih, zarafet, her şey burada buluşmuş gibi.
Haliç’in kıyısında yükselen Sveti Stefan Bulgar Kilisesi – tamamen demirden inşa edilmiş! 1898’de yapılmış ve Gotik ile Neo-Barok’un büyüleyici bir karışımı. Bulgar Ortodoks cemaatinin bu göz alıcı mabedi, hala sağlam, hala etkileyici.
Balat’ın eğri büğrü sokaklarında dolaşırken kendinizi bambaşka bir çağda buluyorsunuz. Merdivenli Yokuş, Kiremit Caddesi, Vodina... Her köşebaşında bir hikaye var. Buralar, fotoğraf sevenler için bir cennet.