Bursa, sadece bir şehir değil; tarihin, doğanın ve tadına doyulmaz lezzetlerin bir araya gelip size harika masallar anlattığı büyülü bir dünya. Attığınız her adım sizi başka bir hikayeye sürükler. Hadi, gözlerinizi kapatın ve bu büyülü serüvene birlikte adım atalım.
Uludağ, efsanelerin yazıldığı, kışın beyaz bir krallığa dönüşen muhteşem bir doğa harikası. Kayarken yüzünüzde hissettiğiniz o taze rüzgar, adeta sizi gökyüzüyle dansa davet eder. Ama yaz geldi mi, zirvenin dinginliği sizi başka bir dünyaya taşır. Kuş sesleri ve ağaçların arasında kaybolurken, doğanın size fısıldadığı huzuru duyarsınız. Uludağ, dört mevsimi ayrı destanlarla yazan bir masal diyarı.
Bursa'nın kalbine işlenmiş, ışıl ışıl parlayan bir mücevher: Yeşil Türbe. O mavi çinilere her bakışta başka bir duyguya kapılırsınız. İçeri adım attığınızda, tarih size kulağınıza bir sır fısıldar gibi olur; zamanın sesi, taşlarda yankılanır. Yanındaki Yeşil Camii ise, Osmanlı’nın zarif ruhunu taşır. Bu sadece bir yapı değil, adeta ruhunuza dokunan bir mimari şiir.
Cumalıkızık, zamanın unutulduğu, her köşesi başka bir hikaye saklayan tablo gibi bir köy. Taş sokaklarda yürürken, geçmişin ayak seslerini duyarsınız. Renkli evleri, mis kokulu köy kahvaltısı ve cıvıl cıvıl çarşısı ile burada her şey sanki geçmişten bir hatıra. Özellikle gün doğumunda, bu köy adeta sihirli bir peri masalına dönüşür.
Bu müze, sessizliğiyle bile size yüzyılların hikayesini anlatır. Roma’dan Bizans’a, geçmişin izleri bu duvarlarda birer gizli hazine gibi durur. Her vitrin, sizi başka bir zaman dilimine sürükler. Adeta bir zaman makinesi; her eser, anlatılacak yeni bir sır taşır.