Edirne, tarihi ile adeta bir zaman yolculuğuna çıkaran, kültürel zenginlikleriyle büyüleyen bir şehir. Her köşesinde farklı bir hikaye barındıran bu topraklar, geçmişin izlerini günümüze taşıyor. Gelin, bu masalsı şehri daha yakından tanıyalım!
Mimar Sinan'ın dehasının bir eseri olan Selimiye Camii, yalnızca bir ibadet yeri değil, aynı zamanda sanatın ve mimarinin zirveye ulaştığı bir simge. Göz alıcı kubbesi ve zarif minareleriyle, adeta gökyüzüne uzanan bir kapı gibi. İçerideki detaylar, her bakışta yeni bir keşif sunuyor. Ziyaret ettiğinizde, kendinizi tarihin kollarında bulacaksınız.
Osmanlı İmparatorluğu'nun gözbebeği Edirne Sarayı, bir zamanlar sultanların hüküm sürdüğü, entrikaların döndüğü bir merkezdi. Gözlerden uzak köşelerinde saklı kalmış yapıları, sizi tarihi bir romanın içine çekecek. Zamanın nasıl geçtiğini anlamayacaksınız!
3.Eski Cami (Ulu Cami)
Edirne'nin en eski camilerinden biri olan Eski Cami, 1403-1414 yılları arasında inşa edilmiştir. Cami, Selçuklu ve Osmanlı mimarisinin izlerini taşır. İç mekanındaki hat sanatı ve süslemeler dikkat çekicidir. Eski Cami, tarihi atmosferiyle ziyaretçilerini etkiler.
Osmanlı'nın ilk üç şerefeli camisi olarak bilinen bu yapı, zarif mimarisiyle dikkat çekiyor. İnanılmaz bir detay zenginliğine sahip olan caminin içi, ruhunuza dokunan bir sessizliğe bürünmüş. Zamanın durduğu bu yerde, meditatif bir deneyim yaşayacaksınız.
Karaağaç, hem doğal güzellikleri hem de tarihi dokusuyla huzurlu bir kaçış noktası. Meriç Nehri’nin serin sularının kenarında yürüyüş yaparken, doğanın sesleriyle ruhunuzu dinlendirebilirsiniz. Lozan Anıtı, bu şirin köyün anısını canlı tutarken, her adımda tarih kokan sokaklarda kaybolmak isteyeceksiniz.
Burası, Osmanlı döneminden kalma bir alışveriş merkezi. El sanatları, geleneksel hediyelik eşyalar ve özgün tasarımlar, burayı ziyaret edenleri kendine çekiyor. Geçmişin atmosferinde kaybolmak ve alışveriş yaparken, o dönemin ruhunu hissetmek için burası tam yerinde.