Bazen sessizlikte huzuru ararsın. Suya düşen yaprağın sesi bile şarkı gibi gelir ya insana… İşte Türkiye’nin gölleri, tam da böyle anlara eşlik eden büyülü rotalarla dolu. Ruhunu tazelemek, doğanın kollarında kaybolmak isteyenler için hazırladığımız bu liste, hem hayallere hem de rotalara ışık tutuyor. Çantanı topla, yola çıkalım!
Turkuazın davetkâr ışıltısı, beyaz kumların masalsı dokusu… Salda Gölü, hayallerdeki tropik adalardan bir parça gibi. Ama uzakta değil, Burdur’un Yeşilova’sında sessizce seni bekliyor. Huzuru burada bulamıyorsan, başka nerede bulursun ki?
Ne yapmalı?
Sonbahar mı dedin? Ah, Abant o mevsimde bir ressamın elinden çıkmış gibi. Sarı, turuncu, kahverengi... Her bir yaprak gölün üzerindeki aynaya yansıyarak renk cümbüşü yaratıyor. Bir faytona atlayıp nostaljik bir tur yapmadan sakın dönme!
Ne yapmalı?
Büyük, sakin ve bir o kadar da davetkâr. Eğirdir Gölü, Isparta’nın kıyısında adeta "Gel, bir soluklan," diyor. Tatlı suyu, çevresindeki küçük adaları ve huzurlu atmosferiyle kaçamak yapmak isteyenlerin kaçırmaması gereken bir rota.
Ne yapmalı?
Karadeniz’in kalbi gibi. Sislerin içinde ahşap evler, yeşilin bin bir tonu ve göle doğru eğilen ağaç dalları… Uzungöl, insana şunu söyler: “Dur biraz, telaş etme. Nefes al ve dünyayı izle.” Burada zaman yavaş akar, belki de bu yüzden ruhu dinlendirmek için birebir.
Ne yapmalı?
Deniz gibi büyük, sonsuz gibi geniş. Van Gölü, sadece bir göl değil; tarih, kültür ve doğanın birlikte yazdığı bir destan. Akdamar Adası’nın dalgalarla süslenen hikâyesini dinlemeden buradan ayrılmak olmaz.
Ne yapmalı?