Gaziantep... Sadece baklavasıyla değil, tarihin derinliklerinde sakladığı sayısız hikayeyle sizi şaşırtmaya hazır! Her köşesi, her taşında bambaşka medeniyetlerin izleri var. Antep’in dar sokaklarında yürürken, geçmişle bugünün iç içe geçtiği bir yolculuğa çıkmaya hazır mısınız? Şimdi bu şehri farklı bir gözle keşfedelim.
Kentin ortasında adeta bir kartal yuvası gibi yükselen Gaziantep Kalesi, Roma’dan Osmanlı’ya kadar her dönemin tanığı olmuş. Zamanla güçlendirilmiş surları, Kurtuluş Savaşı’nda canla başla savunulan bir siper haline gelmiş. Şimdi ise, kaleye çıkıp Gaziantep’i tepeden izlemek... İşte o an, tarihle baş başa kalırsınız. Kahramanlık Panoraması Müzesi’ni gezerken, savaşın izlerini hissetmek bambaşka bir deneyim.
Roma dönemi ihtişamı mı? Zeugma Mozaik Müzesi’ne adım attığınızda adeta bir antik dünya içine çekilirsiniz. Mozaiklerin detayları, ince işçilikle yaratılan büyüleyici sahneler, zamanın nasıl bu kadar mükemmel bir şekilde dondurulabildiğini sorgulatıyor. Çingene Kızı Mozaiği’ni gördüğünüzde hissettikleriniz... İşte o an büyülenmenin ta kendisi!
Doğayla tarihin bir arada olduğu bir yer arıyorsanız, Rumkale tam da aradığınız nokta! Fırat Nehri’nin kıyısında yükselen bu kale, efsaneleri ve tarihin gölgelerini barındırıyor. Roma’dan Bizans’a, İncil’in kopyalandığı yer olduğuna dair anlatılan hikayeler... Tam anlamıyla masal gibi bir yer.
Bu toprakların en eski yerleşimlerinden biri olan Dülük, gizemini koruyan bir antik kent. Mitras Tapınağı’nı keşfetmek, tarihin en derin sırlarına dokunmak gibi bir şey. Hititlerden Romalılara kadar her medeniyetin iz bıraktığı bu alan, tarihin katmanlarını gözler önüne seriyor.