Sinop, Karadeniz’in kıyısında, derin izlerle dolu bir yer. Tarih ve doğanın kucaklaştığı, geçmişten gelen fısıldamalarla dolu bu şehir, ziyaretçilerini bekler. Hazır mısınız? Şimdi Sinop’un saklı hazinelerine doğru yola çıkalım.
Sinop Kalesi var burada, dimdik ayakta, yüzyılların yükünü taşıyan taşlarıyla. M.Ö. 7. yüzyıldan beri orada duruyor. Her bir taş, sanki birer tarih kitabı gibi. Yüksek surların arasından bakarken, kente yayılan tarihi duyguları hissedersiniz. O günlerde yaşanan savaşların, barışların yankıları arasında kaybolmak mümkündür. Kalenin içindeki atmosfer, geçmişle günümüzü buluşturur.
Sinop Cezaevi, bir hapishane değil, tarih sayfalarında yer bulmuş bir anı. 19. yüzyılda inşa edilen bu yapıda, ünlü isimlerin hapsolduğu söylenir. Müze haline getirilen bu yer, geçmişin dramını açığa çıkarır. Burada geçirdiğiniz her an, duvarların arkasında yankılanan sessiz çığlıkları duyma fırsatı sunar. Tarihin acı yüzü, burada bir kez daha canlanır.
Alaeddin Camii, Selçuklu mimarisinin güzelliklerini gözler önüne serer. Taşları, ahşap işçiliği, her bir detayıyla bir sanat eseri gibidir. Caminin avlusunda, huzur bulursunuz. İçeri adım attığınızda, geçmişin gölgesinde kaybolup gidebilirsiniz. İbadet yerinin dingin atmosferi, ruhunuza iyi gelir.
Hamsilos Koyu, doğanın sunduğu cennet gibi bir yer. Yemyeşil ormanların kollarında gizlenir. Burada deniz, sakin bir melodi gibi sesiyle sizi sarar. Yürüyüş yaparken ya da suya girerken, doğanın size sunduğu güzelliklerle iç içe olursunuz. Doğanın dinginliği, ruhunuzu besler.