Türkiye… Yüzyılların omzunda taşımış olduğu hikâyeleriyle, her köşesi ayrı bir masal diyarı. İnançların, kültürlerin ve medeniyetlerin yolları bu topraklarda kesişmiş. Bu yüzden, her adımda tarihin sesini duyarsınız burada. Bu yazı, o seslerin en zarif tınılarından biri olan kiliseleri dinlemek için. Hazırsanız, mozaiklerle süslü kubbelerden taş işçiliğine, fresklerin renklerinden mistik sessizliğe doğru bir yolculuğa çıkıyoruz.
Aya Sofya Camii (Eski Kilise)
Adı yetmez anlatmaya… Aya Sofya, tarihin gökyüzüne kazınmış bir şiiri gibi. 537 yılından beri dimdik ayakta. İçeri adımınızı atar atmaz, devasa kubbesinin altında kendinizi küçücük hissedersiniz. Ama büyülenirsiniz. Mozaiklerin ince işçiliği, geçmişin izleriyle dolup taşar. Burası bir yapının ötesinde; bir zaman makinesi adeta.
St. Antoine Katolik Kilisesi
İstiklal Caddesi’nin kalabalığına sırtını dönünce, sizi Neo-Gotik bir zarafet karşılar. 1912’de yapılmış ama öyle genç ruhlu ki, her yaştan bir şeyler fısıldar size. İçeride mum ışıkları titrerken, dışarıda dünya hâlâ koşuşturur. St. Antoine, bir nefes molası gibidir İstanbul’un karmaşasında.
St. Polycarp Kilisesi
İzmir’in tarihini anlatmak için seçilmiş bir kilise varsa, o St. Polycarp’tır. 1625 yılında inşa edilmiş bu yapı, freskleriyle size sessiz bir masal anlatır. Yavaşça yürüyün içeride, detaylarda kaybolun. Huzuru burada bulmak mümkün.
Meryem Ana Evi (Selçuk)
Ege’nin mavi göğüyle yeşil yamaçları arasında bir hac yolu uzanır; ucunda Meryem Ana Evi durur. Rivayete göre, Hz. İsa’nın annesi Meryem, burada son günlerini geçirmiş. O kadar sade, o kadar içten bir yer ki, sessizliğin bile bir anlamı var burada.
Aziz Nikolaos Kilisesi (Demre)
Noel Baba’nın gerçek bir hikâyesi var desek, inanır mısınız? İşte, Aziz Nikolaos Kilisesi o hikâyeyi anlatıyor. Likya medeniyetinden bir armağan. Fresklerde bir zamanlar işlenen dualar hâlâ yankılanır gibi.
Aya Yorgi Kilisesi (Kaleiçi)
Tarihin Kaleiçi’nde bir mücevher gibi saklandığı bu kilise, sessiz bir bekleyiş içindedir. Bugün sanata ve etkinliklere kucak açıyor ama tarih kokusu hala burnunuzda tütüyor.
Kırklar Kilisesi
Mardin… Her taşı birer dize, her sokak köşesi bir dua. Kırklar Kilisesi de bu şiirin en nadide satırlarından. 4. yüzyıldan beri Süryanilerin ruhunu besleyen bir yapı. Taşların işçiliği, sizi tarihin ince ellerine bırakıyor burada.
Mor Gabriel Manastırı (Midyat)
Turabdin’in kalbi burada atıyor. Mor Gabriel, tam 1600 yıldır Süryani halkının sığınağı. Yalnızca bir manastır değil; inancın, sabrın ve ustalığın ete kemiğe bürünmüş hali.