Hayatın hızına kapılıp yolumuzu unuttuk mu dersiniz? Modern şehirlerin telaşı, bir türlü tükenmeyen koşturmacası derken, hepimizin içinde bir köşede bekleyen o huzur arayışı... İşte tam da o arayışın cevabı bu sakin şehirlerde gizli. Cittaslow unvanına sahip bu şehirler, bizlere “daha az, daha sade, daha kendin” demek için kapılarını aralıyor. Türkiye’nin en dingin, en sıcak şehirlerine doğru yola çıkmaya ne dersiniz? Ruhu olan, sizi kucaklayıp dinlendirecek bu şehirler huzur dolu bir masalın ta kendisi!
Düşünün, Ege’nin mis kokulu zeytin ağaçlarının gölgesinde yürüyorsunuz; Sığacık’ın dar sokaklarında, kalenin taş duvarları arasından deniz esintisi yüzünüze vuruyor. Seferihisar, Türkiye’nin “sakin şehir” yolculuğunda öncüsü. Pazarları el yapımı ürünlerle dolup taşıyor, dalından kopmuş meyve kadar doğal, tatlı bir hayat akıyor burada. Burası Ege’nin sesi, dinginliği ve ruhu… Sığacık mahallesindeki taş evlerin gölgesinde bir kahve, belki yanı başınızda taze deniz kokusuyla beraber huzur dolu bir yudum aldırıyor insana.
Antik dönemlerin sessiz fısıltıları, Yalvaç’ın taşlarında saklı. Pisidia Antiocheia kalıntılarıyla burası tarihin ve doğanın yan yana aktığı, sakin bir coğrafya. Göller Bölgesi’nin serin rüzgarları, baharda açan çiçeklerin arasında size usul usul dokunuyor. Yalvaç, derinlerde uyuyan bir tarih gibi; uyandırdığınızda size eski çağların masallarını anlatıyor. Trekking sevenlerin baş tacı, tarih meraklılarının ise mücevheri burası.
Sanki denizle karanın en ahenkli dansı burada. Gökova Körfezi’nde, Azmak Nehri’nin serin sularında yavaşça bir kano süzülüyor. Akyaka’nın ahşap cumbalı beyaz evleri ise her biri birer tablo gibi, doğaya göz kırpıyor. Doğanın kollarında spor yapabilir, kuş sesleri arasında yavaşlayan zamanı duyabilirsiniz. Yani Akyaka, kalbinizin en sessiz köşelerine dokunan bir fısıltı, bir huzur melodisi. Hem kite surf tutkunlarını cezbeden rüzgarıyla hem de sessizliğiyle sizi kendine aşık eder.
Bir ada düşünün, Türkiye’nin en büyüğü. Gökçeada, Türkiye’nin ilk ve tek “sakin adası” unvanını taşıyor. Rum köylerinde bir çınar ağacının gölgesinde oturup Türk kahvesi içerken zamanı unutuyorsunuz. Gökçeada’nın organik tarım yapılan toprakları, doğal güzellikleri ve tarihi dokusu size “buradayım” diye fısıldıyor. Adanın her köşesinde bir başka sakinlik, bir başka huzur var. Hele ki Zeytinli Köyü’nde bir günbatımı… Ah o sessiz huzur!