Gözlerinin baktığı en yüksek yerde, koca bir dev gibi durur Üsküp Kalesi. M.S. 6. yüzyıl, ah o eski zamanlar... Bizanslılardan, Osmanlılardan kalma taşlar... Hem tarihin tozlu raflarında gezin, hem de şehrin manzarasını seyre dal... İyi gelecektir.
Osmanlı’dan kalma bir miras, Vardar Nehri üzerinde adeta şehri ikiye böler. O ne köprü ama! 15. yüzyıldan beri burada. Tarih, insanlarla birlikte yürür burada. Şehir merkezinden Eski Çarşı'ya geçiş yaparken, ayakların sadece taşlara değil, tarihe de basıyor aslında.
Şehrin kalbi, atışı, her şey buradan başlar, burada biter. Büyük İskender Heykeli mi dedin? Orada, meydanın ortasında seni izler. Etrafta bir sürü kafe, restoran... Meydanın enerjisi seni sarar, içini kıpır kıpır yapar, oturup izlemelik.
Daracık sokaklar, hanlar, camiler... Yüzyıllardır aynı yerinde bekleyen dükkanlar. Osmanlı'nın bıraktığı izler var her köşede. Alışveriş yapmak mı? Hele o el sanatları ve hediyelik eşyalar, mutlaka bir şeyler alırsın. Kurşunlu Han ve Mustafa Paşa Camii, buralara gelmişken atlanmaz.