Karadeniz’in yeşil ve maviyi buluşturan kıyıları arasında saklı, unutulmuş bir cennet… Ordu. Tarihi, her taşı ve her köşesiyle konuşan bir şehir. Şimdi sizlere, Ordu'nun kadim geçmişinden derin izler taşıyan bazı köşelere uzanacağız. Uzun uzun yürüyüşler gerektiren bu yolculuğa hazır mısınız?
Ordu’yu izlemek için en gözde yerlerden biri Boztepe. Denizden tam 550 metre yüksekte. Büyüleyici manzarası kadar, eteklerindeki kalıntılar da merak uyandırır. Eski bir kilise. Zamanında burada ibadet eden insanlar, kim bilir hangi duaları etti? Roma ve Bizans dönemlerinden kalma izler taşıyan bu taşlar, geçmişin ağırlığını hissettirir. Kimi duvarlar yok olmuş, geriye yalnızca hikayesi kalmış.
Ordu’nun Altınordu ilçesinde yükselen Paşaoğlu Konağı, 1896’da inşa edilir. Paşaoğlu Hüseyin Efendi, bu konakta nice anıya tanıklık etmiş olmalı. Konağın duvarları suskun ama her bir odası farklı bir döneme açılan kapı gibi. Kimi zaman Osmanlı döneminin izleri taşınmış buraya, kimi zaman bambaşka anılar. Şimdi ise bir Etnografya Müzesi. Kıyafetler, süs eşyaları, el işçiliğiyle bezeli küçük ama anlam yüklü detaylar… Sanki bir zaman makinesi.
Ünye Kalesi. Yaklaşık iki bin yıl öncesinden gelen bir miras. Romalılardan kalan bu kale, fındık bahçeleri arasından yükselir. Kale, savunma ve strateji merkezi olarak kullanılmış, belki de savaşlara tanıklık etmiş. İçinde bulunmuş taş işlemeler, Roma döneminin Ordu üzerindeki etkisini fısıldıyor. Kim bilir kaç savaş, kaç huzurlu gün yaşanmıştır bu taş duvarlar arasında?
Taşbaşı Mahallesi’nde 1853 yılında inşa edilen bu kilise, Rum Ortodoks cemaati tarafından yaptırılmış. Bir ibadet yeri, bir buluşma noktası, bir kültürel iz... Taş işçiliği göz kamaştırıcı ama artık sessiz. Bugünse kültürel etkinlikler için kullanılıyor. Değişmeyen tek şey, içindeki tarih kokusu. Zamanında burada dua eden, şarkılar söyleyen insanlar. Belki de özlemle anılan günlerdir onlar için.
Bolaman Kalesi, Bizans döneminden kalma bir yapı. Üzerine Osmanlı’nın ince işçiliğini taşıyan Hazinedaroğlu Konağı kondurulmuş. Fatsa ilçesindeki bu yapı, ahşabın ve taşın dansını sergiliyor. Bir zamanlar ticaretin ve savunmanın merkezi, Karadeniz’in kıyısına nazır, dimdik ayakta. Şimdi ise yalnızca seyirci.