Ailece Yavaşlamanın Ne Demek Olduğunu Yeniden Hatırladığımız Hafta Sonu Geçtiğimiz hafta sonu, şehrin gürültüsünü arkamızda bırakıp sadece nefes almaya odaklanmak için kısa ama içimize işleyen bir kaçamak yaptık. Rotamız, Bolu’nun sessiz ve kucaklayıcı ormanlarının arasında saklanan KOD 1405 oldu. Aslında plan çok basitti: biraz yürümek, biraz dinlenmek, biraz da çocukların elini tutup doğanın içine karışmak. Ama KOD 1405’in bize yaşattığı şey, basit bir tatilin ötesindeydi.
Bolu’ya doğru ilerlerken yol boyunca değişen manzara bile zihni sakinleştirmeye yetiyordu. Şehrin grisi yerini beyaza, sessizliğe ve ağaçların birbirine çarparak çıkardığı o hafif hışırtıya bıraktı. KOD 1405’e yaklaşırken ormanın koyulaşmasını seyretmek bile başlı başına bir meditasyon gibiydi.
Tesisin kapısından içeri adım attığımız an “tamam, burası doğru yer” dedirten o tanıdık sıcaklık karşıladı bizi. Ahşabın kokusu, karla kaplı çatılar, bacalardan çıkan incecik duman… Sanki dünyanın geri kalanı ormanın dışındaydı ve burada zaman kendi doğallığında akıyordu.
İnsan bazen “burası insanın ruhuna dokunuyor” der ya… KOD 1405 tam olarak onu hissettiren bir yer.
Kapıyı açar açmaz sıcak hava yüzünüze çarpıyor, içerisi tertemiz, düzenli ve her şey sade ama tam olması gerektiği gibi. Ahşabın kokusu insanı sarıyor, şöminenin çıtırtısı sessizliği dolduruyor. Çocuklar odanın penceresinden dışarıyı izlerken onları izlemek bile terapi gibi oldu.
Burada hiçbir şey abartılı değil; her şey doğal, kabul eden, kucaklayıcı… O yüzden tam da ailece nefes almanız için gereken ortamı sağlıyor.
Burada alarm yok. Sabahı belirleyen şey sadece doğanın kendi sesi. Kuş cıvıltıları, hafif bir rüzgâr, uzaktan gelen bir yaprak hışırtısı…
Gözünüzü açtığınızda sararmış yapraklı ağaçlara bakıyorsanız, o günün güzel geçeceğini zaten orada anlıyorsunuz.
Kahvaltıya indiğimizde bizi yine aynı sadelikte ama çok içten hazırlanmış bir masa karşıladı. Bolu’nun yerel tatları, taze çay, sıcacık ekmekler… Bir de tüm bunlara eşlik eden o orman manzarası… Hani bazı anlar vardır, konuşmazsınız ama herkes huzurludur; işte tam öyleydi.
KOD 1405’in konumu gerçekten çok büyük avantaj.
Çünkü Abant Gölü’ne gitmek için plan yapmanıza bile gerek yok.
Kahvaltıdan sonra “hadi biraz yürüyelim” dediğiniz anda kendinizi kısa bir sürede gölün kenarında buluyorsunuz.
Abant’ın o geniş, sessiz, özgür havasında yürümek; suyun üzerinde dans eden ışığı izlemek; çocukların bir o yana bir bu yana koşmasına izin vermek… Şehirde yorulan ruhumuz için resmen ilaçtı.
Yürüyüş rotaları çok sakin, çok güvenli ve çok iyileştirici.
Sadece adımlıyorsunuz, gerisi kendiliğinden oluyor.
Influencer gözüyle söylemem gerekirse: Tesisi öne çıkaran şey aslında özellikler değil, hissettirdikleri.
Ama yine de deneyimi tamamlayan detaylar var:
– Ormanın tam içinde oluşu
– 24 saat açık resepsiyon
– Ücretsiz otopark
– Bahçede vakit geçirme alanları
– Şömine keyfi
– Doğa yürüyüşü rotalarına erişim
– Sessizlik, temizlik ve güven
Her şey “göstermeden iyi hissettirme” felsefesiyle ilerliyor.
Belki de bu tatili özel yapan şey buydu.
Dünya birkaç günlüğüne durdu.
Telefonlar elimizden düştü.
Herkes kendi ritmine döndü.
Çocuklar özgürce oynadı, biz nefes aldık.
Ailece aynı masa etrafında oturmanın ne kadar kıymetli olduğunu yeniden fark ettik.
KOD 1405 bunu yapıyor:
Sizi yavaşlatıyor.
Sizi sakinleştiriyor.
Sizi yeniden kendinize yaklaştırıyor.
KOD 1405’i tek cümleyle özetlemem gerekirse:
“Kısa bir kaçamağın bile ruhu onarma gücünü yeniden hatırlatan yer.”
Eğer siz de sadece birkaç günlüğüne bile olsa doğayla aranızdaki mesafeyi kapatmak, çocuklarınızla daha çok anı biriktirmek, sessizliğin içini dolduran o özel huzuru hissetmek isterseniz… KOD 1405 kesinlikle listenizde olmalı.
Biz dönerken aklımızda tek bir şey vardı:
“İyi ki geldik… Bunu tekrar yapmalıyız.”
Tatilox Turizm Acenteliği Organizasyon İnşaat Sanayi Ticaret Limited Şirketi © 2023
Fırat Çavğa Turizm Seyahat Acentası - Belge No: 17100
