Metro istasyonları, çoğumuzun pek de gözünden kaçmayan, günlük hayatın rutin aktörleri... Ancak, bazı şehirlerde metro yalnızca bir taşıma aracı olmaktan çok daha fazlası. Birçok istasyon, mimarisiyle, sanatıyla ve atmosferiyle adeta birer sanat galerisine dönüşüyor. Bu yazıda, yolculuk yaparken bir sanat turu yapmaya ne dersiniz? İşte, dünyanın dört bir yanındaki en muazzam metro istasyonları!
Moskova, belki de metro istasyonlarına en çok değer veren şehirlerden biri. Komsomolskaya, adeta bir saray gibi. Yüksek tavanları, altınla bezeli sütunları ve mermer duvarlarıyla gözlerinizi kamaştırıyor. Adımınızı attığınız anda, sizi bir masal dünyası bekliyor gibi hissediyorsunuz. Bu istasyon, Sovyetler Birliği’nin ihtişamlı geçmişine saygı duruşu niteliğinde.
İspanya’nın en yaratıcı şehirlerinden biri olan Barcelona, Drassanes İstasyonu ile de bu unvanını bir kez daha kanıtlıyor. Göz alıcı mozaikler, modernist akımın etkilerini taşırken, her bir karonun içinde kendinizi kaybediyorsunuz. Bu istasyon, Barcelona’nın ruhunu adeta elinize alıp size sunuyor.
Stockholm’un T-Centralen İstasyonu, sadece bir yeraltı durağı değil, adeta bir sanat galerisinin kapılarını aralayan bir hazine. 1950'lerden beri sanatçılar burada iz bırakmış, duvarlar ve heykeller, seyahat etmekten çok bir keşif yapmanızı sağlıyor. Her köşede bir sanat eserine rastlamak mümkün.
New York’un 14th Street İstasyonu, minimalist tasarımın en zarif örneklerinden biri. Geometrik çizgilerle döşenmiş duvarlar, sizinle bir sanat eserinin içine doğru adım adım ilerliyor. Modernizmin şehre getirdiği o etkileyici tasarımı burada hissediyorsunuz. Her şey sadelikte gizli.
Lisbon’un Baixa-Chiado İstasyonu, Portekiz’in en renkli ve geleneksel tarafını barındırıyor. Mavi beyaz azulejos seramikleriyle bezenmiş duvarlar, geleneksel Portekiz el sanatlarını modern bir dokunuşla sunuyor. Gözleriniz bu zarif yapıya bakarken, bir başka dünyada yolculuk yapıyormuş gibi hissediyorsunuz.
Hong Kong’un Central İstasyonu, modern dünyanın simgelerinden biri. Şeffaf cam duvarlar, istasyonu ferah ve aydınlık kılıyor. Ancak bunun dışında, alışveriş alanları ve sanat galerisiyle de sizi sarmalayan bir atmosferi var. Metro, bir alışveriş deneyimi kadar görsel bir şölen sunuyor.
Paris’te metro sadece ulaşım değil, bir hikaye anlatımıdır. Arts et Métiers İstasyonu ise steampunk tarzının en güzel örneklerinden biri. Bakır tonlarında duvarlar, eski tarz makineler ve 1800’lerin havasını taşıyan detaylarla dolu bu istasyon, zamanın ötesinde bir yolculuğa çıkarıyor.
Berlin'in Alexanderplatz İstasyonu, modern sanatla harmanlanmış bir tasarım harikası. 1970'lerde yapılan bu istasyon, minimalist çizgileri ve geniş alanlarıyla dikkat çekerken, her köşede bir sanat eseri karşınıza çıkıyor. Sade ama etkileyici bir güzellik burada sizi bekliyor.
Tokyo'nun Ginza İstasyonu, Japon minimalizminin başyapıtlarından biridir. Her şey zarif bir sadelikle tasarlanmış; zeminindeki taşlar, duvarlardaki doğal dokular, Japon estetiğini her adımda size hissettiriyor. Burada yolculuk etmek, bir huzur arayışına dönüşüyor.
Milan'ın Duomo İstasyonu, şehrin kalbine açılan bir kapı gibi. Buradaki taş işçiliği, şehrin zengin tarihini adeta duvarlara yansıtır. Aynı zamanda istasyonun içindeki modern sanat sergileri, Milano’nun kültürel dokusunu mükemmel bir şekilde tamamlar.
Dünyanın en iyi metro sistemi hangi ülkede?
Sadece bir ulaşım aracı değil, bir şehir ruhunun taşındığı yerlerdir metro sistemleri. Dünyanın en iyisi diyenler, Tokyo’ya bakıyor. Evet, Japonya! Temiz, düzenli, dakik ve neredeyse hayalet gibi sessiz… Tokyo metrosu, zamanın nasıl geçtiğini anlamadığınız, adeta bir rüya gibi. Bir adım atıyorsunuz, saatlerce yolculuk yapmış gibi hissediyorsunuz. İşte bu yüzden Tokyo, en iyi metroya sahip.
İstanbul metrosu dünyada kaçıncı sırada?
Bunu sormak, İstanbul’un benzersizliğiyle yarışmak gibi. İstanbul, doğunun ve batının birleşim yeri. Metro sıralamasında bir yeri hak ediyor mu derseniz, bence şehrin kendisi kadar değerli! Dünyanın en iyi ilk 50’sine girmeyi başarıyor ama sıralama, şehrin karmaşasında kaybolmuş gibi… İstanbul metrosu büyülü bir geçiş yeri, her köşesinde yeni bir keşif sizi bekliyor. Onu tanıdıkça, en üst sıralarda hak ettiğini göreceksiniz.
İlk metroyu hangi ülke yaptı?
Bir zamanlar yeraltında gezmek, sadece hayal gibi görünürken, Londra‘da bir mucize doğdu. 1863’te, “Metropolitan Railway” adıyla açılan bu devrim, yeraltına doğru ilk adımımızı attı. Londra, ilk metroyu yapan ülke, böylece tarihe damgasını vurdu. Yavaşça, sistemin derinliklerine indikçe, çağlar ötesine gittik.
Dünyanın en uzun metrosu nerede?
Dünyanın en uzun metrosu demek, İstanbul’daki trafiği, New York’taki kalabalığı ve Moskova’daki köhne binaları bir arada hayal etmek demek. Pek çok yerde, “ne uzun” diyorlar, ama gerçek şampiyon Pekin! Pekin metrosu, 800 kilometreden fazla bir mesafeyi kapsıyor. Bir uçtan diğer uca, kaybolmadan gidebilirsiniz – eğer cesaretiniz varsa.
Metro hangi ülkeye ait?
Metro, aslında şehri yaratan bir tür yolculuk olabilir. Her ülkenin metroları farklı bir karakteri taşıyor; Londra'dan Moskova'ya, New York'tan Tokyo'ya kadar... Yine de, "metro" bir ülke değil, şehirlerin kimliğidir. Her şehre ait, her şehri anlamanızı sağlayacak bir yolculuk.
Dünyanın en derin metrosu nerededir?
Derinlik, hem fiziksel hem de ruhsal bir yolculuk olabilir. Moskova’da bulunan Arbatskaya istasyonu, dünyanın en derin metro istasyonu. Yer altına yaklaşık 60 metre iniyor ve sizi bir başka dünyaya taşıyor. Sanki yerin altındaki başka bir gezegenin kapılarını aralıyorsunuz.
Türkiye’de ilk metroyu kim yaptı?
Bir zamanlar bu şehirde, tüneller kazıldı, raylar döşendi… Ve ilk adım, 1875’te atıldı! İstanbul'daki Tünel, dünyanın ikinci en eski metrosu olarak, büyük bir adım attı. O zamanlar, şimdi görüp geçeceğimiz o devasa istasyonlar yoktu, ama yine de bir devrimdi. Tünel, aslında İstanbul metrosunun ilk temellerini atan atadır.
Afrika’da metro var mı?
Bir kıta ki, kahve tarlalarından safariye kadar her şey barındırır… Metro? Tabii ki var! Kahire, Afrika kıtasındaki tek metroya sahip şehir. 1987’de açılan Kahire metrosu, Afrika’nın yer altı dünyasını keşfetmenize olanak tanır. Tüm kıta, bir zamanlar hayalini bile kuramayacak kadar büyüleyici bir yolculuk deneyimi sunuyor.
Türkiye’de kaç tane metro hattı var?
Evet, Türkiye’de metro var ve yıllar içinde bu hatlar çoğaldı. İstanbul’da ise tam 8 farklı hat, yer altındaki dünyaya ulaşım sağlıyor. Her bir hat, adeta şehri birleştiren damarlar gibi. Kaybolan bir adım bile atsanız, hemen bir metro durağında bulabilirsiniz kendinizi.
Almanya’da metro var mı?
Almanya’daki metro, bazen bir yeraltı labirenti gibi. Berlin, Hamburg gibi büyük şehirlerde, metro tam anlamıyla şehrin kalbinde atıyor. Almanya’daki metro sistemleri çok gelişmiş ve düzenli, ancak bazen Berlin’in “U-Bahn”ı, yer altındaki karmaşık yapısıyla insanı şaşkına çeviriyor. Evet, Almanya’da metro var; üstelik oldukça etkileyici bir şekilde!